skip to Main Content

Hindistan: Tecavüz ve cinayetler neyin göstergesi?

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2018/04/24/hindistan-tecavuz-ve-cinayetler-neyin-gostergesi

Hindistan: Tecavüz ve cinayetler neyin göstergesi?

Hindistan’da sağcı BJP’nin yönetimi altında geçen dört yıl, ırk ve din temelli ayrışma nedeniyle toplumu kutuplaştırdı. Tecavüz edilerek öldürülen 8 yaşındaki Müslüman ve göçebe bir kız çocuğu bile, iktidar destekçilerinin saldırılarının hedefi haline geldi. Ülke seküler ve demokratik bir yaşam isteyenlerle Hindu milliyetçisi iktidarın destekçileri arasında büyük bir tartışmaya sahne oluyor.

24 Nisan Salı 2018   Saat: 07:21

Hindistan: Tecavüz ve cinayetler neyin göstergesi?

Mitali Saran *

 

Statüsü tartışmalı Jammu-Keşmir eyaletinde, yarı-göçebe Müslüman topluluktan olan 8 yaşındaki bir çocuğun tecavüze uğrayıp öldürülmesine ilişkin son raporlar, Hindistan’ın, siyasal ve kamusal hayatta insanlık ve ahlâka dair bir çöküş noktasına doğru ilerlediğini gösteriyor. Hindistan’da iktidarda olan Bharatiya Janata Partisi’ne (BJP) üye politikacılar, suçlanan kişileri savundu ve ülkenin temel karakteri hakkında öfke dolu bir tartışma başlattı.

Çocuk, ocak ayında kaçırılmış ve bir hafta süresince bir tapınakta hapsedilmiş, katledilmeden önce sürekli biçimde uyuşturulmuş, aç bırakılmış ve tecavüze uğramıştı. Cansız vücudu ormana atıldı. Gerçekleşen suç, o günlerde, hakkında pek yorum yapılmaksızın yerel basının ötesine yansımıştı.

 

TOPLUMDA ÖFKE SELİ YAŞANDI

Geçen haftalarda bir öfke patlaması yaşandı; Indian Express gazetesinde yayınlanan bir ön rapor, sanıklardan birinin bir polis memuru olduğu davada, (bu sanığın) işbirlikçilerinden, son bir kez tecavüz etmeden önce çocuğu öldürmelerini talep etmesi de dâhil olmak üzere, olayın korkunç ayrıntılarını ortaya koydu.

Savcılık raporu ve diğer raporlar, yaşananın sıradan bir suç olmadığını, aksine, Hindistan’ın her köşesinde uygulanan çirkin mezhep politikalarına uygun biçimde, kasten gerçekleştirildiğini vurgulayarak belirtiyordu. 2014 yılında Başbakan Narendra Modi’nin BJP’yi iktidara getirmesiyle birlikte, dini azınlıklara uygulanan baskı ve şiddet dozu iyice arttı. Hindistan’ın geleneksel laiklik anlayışı şu an yeni çoğunluğu oluşturan ve Modi’nin temsil ettiği Hindu şovenist politik anlayışla mücadeleye kilitlenmiş durumda.

(Hayatını kaybeden) 8 yaşındaki kız, koyunları ve atlarıyla yaz aylarında yüksek dağlardaki meralar ve kışın, Hinduların ağırlıkta olduğu Jammu bölgesinin ovaları arasında göç eden Müslüman Bakarwal halkından biriydi. Bölgede, hayvan otlatma sebebiyle, yerleşik Hindularla gerginlikler yaşanıyor. Polise göre, gerçekleşen suçun nedeni, Bakarwalları korkutmak ve onları bölgeden uzak tutmaktı. Yas tutan ailenin çocuğu köye gömmesine dahi izin verilmedi. O günden sonra bölgeyi terk ettiler.

“Hindu Ekta Manch” (Hindu Birlik Forumu) adlı yeni oluşturulan bir grup, emekli bir devlet memuru ve iki polis memurunu da kapsayan suçluları savunmak amacıyla bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Yürüyüşe binlerce kişi katıldı ve katılanların çoğu Hint ulusal bayrağını sallıyordu. Grubun kurucularından olan yürüyüş organizatörü Vijay Sharma, Başbakan Modi’nin partisi BJP’nin bölgedeki üst düzey yöneticisiydi.

 

İKTİDAR PARTİSİ ÜYELERİ TECAVÜZLE YARGILANIYOR

Bay Modi’nin partisi, Jammu-Keşmir eyaletinde bölgesel bir siyasi parti ile birlikte (yerel hükümette) iktidar ortağı. BJP hükümetinin iki bakanı, sanığı savunmak amacıyla düzenlenen protestoya katıldı. Bakanlardan biri “Ne olmuş bir kız öldüyse?” dedi, “Her gün birçok kız ölüyor.”

Yürütülen soruşturmanın (araştırmacılar arasında Müslüman memurların da bulunduğu) devlet polisinden, iktidar partisi BJP’nin fiili bir organı gibi faaliyet yürüten ve büyük yetkilerle donatılmış bir kurum olan Federal Merkezi Soruşturma Bürosu’na devredilmesini talep ettiler. Jammu kentinde görülen davada (sanıkları savunan) avukatlar, yetkililerin sanıklara karşı suçlamada bulunmasını şiddet kullanarak engellemeye çalıştı ve ayrıca öldürülen kızın ailesini temsil eden avukatı da tehdit ettiler.

Geçtiğimiz hafta, (olay nedeniyle) dehşete kapılan Hintliler sosyal medyada ve bazı şehirlerde büyük protestolar düzenledi. Politikacıların suç ortaklığı neticesinde ortaya çıkan tiksinti ve öfke karşısında federal hükümetin içine gömüldüğü sessizlik, insanları, Başbakan’ın Hindu Ekta Manch’a destek veren bakanları kınayarak görevden almasını isteyen kızgın bir koroya dönüştürdü.

Geçtiğimiz günlerde halkın dile getirdiği öfke doğrultusunda tepki gösteren Bay Modi, “Son iki gündür tartışılan olaylar, çağdaş bir topluma ait olamaz. Bir ülke olarak, bir toplum olarak, hepimiz yaşananlardan utanç duyuyoruz,” diyerek adaletin sağlanacağı sözünü verdi. Muğlak ifadeleri, Bay Modi’nin partisinin kuzeydeki Uttar Pradeş eyalet teşkilâtına üye bir avukatın tecavüzle suçlandığı başka bir davaya dikkatleri yöneltti. Bay Modi, her iki davada da partisine uzak bir konumda tavır aldı.

 

AYRIŞMA GİTTİKÇE DERİNLEŞİYOR

Ancak olay Hindistan’ı korku noktasında bir araya getirmek yerine, var olan dini, siyasal ve etik ayrışmayı derinleştirdi. Aynı zamanda, egemen politik anlatıyı güçlendirdiği sürece, bir suç ya da yalanın otomatik bir politik bedeli bulunmadığını açığa çıkardı. Protestoya katılan siyasetçiler, büyük bir kamusal açmaz neticesinde yalnızca görevlerinden alındı. Hükümetin bakanları, yetkililer, sağcı basın ve sağ kanat destekçileri, yanlış haberler ve vahşi komplo teorileriyle toplumu kutuplaştırmak amacıyla, öldürülmüş bir çocuğu kullanmak noktasında oldukça gayretkeşti.

Bay Modi’nin partisinin sözcüsü Meenakshi Lekhi, muhalif protestolara veryansın ederek ‘algıda seçici’ ve ‘fırsatçı’ olduklarını ifade etti: “Planlarını görüyorsunuz,” dedi. “İlk olarak ‘azınlık, azınlık’, ardından ‘Dalit, Dalit’ (Hindistan’daki yoksul bir kast) ve şimdi de ‘kadın, kadın’ diye bağırıp, sonra da devleti tüm sorunların merkezindeymiş gibi göstermeye çalışıyorlar.” Eski bir editör, (attığı bir twitte) Rohingyalı Müslüman sığınmacıların işlenen suçun sorumlusu oldukları mesajını verdi. BJP gençlik örgütünün aktivistleri, Facebook sayfalarında tecavüzün keyifli geçmiş olması gerektiğini ifade eden bir yorumda bulundular. Bir porno sitesi, (olayın ardından) tecavüz edilen ve katledilen çocuğun ismini kullanan videolara ilişkin aramalarda artış yaşandığını açıkladı.

Bugünün ulusal kriz duygusu, Hintlilerin yaşanan ahlaki çöküşe karşı çıkmak ya da bir sonraki seçimlere doğru yol almak noktasında yaşadıkları aciliyet hissinden kaynaklanıyor.

 

İKTİDARIN PAYANDASI DİN VE IRK TEMELLİ BÖLÜCÜLÜK

Modi, 2014 yılında iktidara geldi ve sonraki dört yıl içerisinde, Hint toplumunda din ve kültür temelli tutuculuk yaygınlaştı.

Bay Modi’ye ekonomik vaatleri nedeniyle oy verenlerin birçoğu, vaatlerini yerine getirme konusundaki başarısızlığından ve partisindeki politikacıların ve bakanların din, cinsel şiddet ve nefret söylemi noktasındaki bilinçli sessizliklerinden ötürü hayâl kırıklığı yaşıyorlar. Demokratik kurumların sistematik biçimde yıkılmasına kayıtsız kalmak zordur.

BJP ve onun Hindu milliyetçisi destekçileri, Hindistan’ı seküler, demokratik ve çoğulcu yapıya ve azınlıktaki yerlilere karşı git gide daha da düşman olan bir ülke haline getirme doğrultusunda çalıştılar. Küçük göçebe kızın maruz kaldığı tecavüz ve cinayet, şimdi daha büyük bir anlama büründü ve Hindistan’ın temel karakteri konusunda bir mücadeleye dönüştü.

 

MODİ’Yİ SORUMLU TUTTULAR

Başbakan’a yazılan ve emekli memurlar tarafından imzalanan açık bir mektupta, “bölücü gündeminizden ve partinizden nefret ediyoruz… bunu, siyaset dilimize, toplumsal ve kültürel hayatımıza ve hatta günlük söylemimize bile sinsice soktunuz,” diyorlar ve Modi’yi doğrudan “bu korkunç vaziyetten” sorumlu tutuyorlar.

Hindistan’ın ruhu ve geleceği noktasında yaşanacak bu mücadele, önümüzdeki yıl gerçekleşmesi planlanan ulusal seçimler öncesinde daha fazla şiddetlenecek gibi görünüyor. Bay Modi’nin BJP’si umutsuzca ve çirkin bir kavgaya hazırlanıyor ve seçimlerde dinsel ayrışmayı kendi lehine kullanma konusunda uzun bir geçmişe sahip.

Hoşgörülü ve çoğulcu bir ülke için mücadele etmek, ayrıca, gündelik ve siyasal hayatta yaşanan yozlaşmayı durdurmak, Hindistan vatandaşlarına kalıyor.

 

* Mitali Saran, Yeni Delhi merkezli Business Standard gazetesinde köşe yazarıdır.

Yazının aslı New York Times’dan alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)

Back To Top