skip to Main Content

PLATFORM Hindistan’da Yükselen İslamofobi

https://platform.ilke.org.tr/analiz/hindistan-da-yukselen-islamofobi

Hindistan’da Yükselen İslamofobi

Fatma Zehra Mican

İslamofobi, Soğuk Savaş döneminden sonra gündemimize giren güncel bir kavramdır. Kavramı günümüzde kullandığımız hâliyle Runnymede Trust tanımlamıştır. Trust’ın tanımıyla İslamofobi, İslam’a yönelik yersiz kaygı ve düşmanlıktır. Müslümanların sosyal hayat ve politikadan dışlanmasına karşılık geldiği ifade edilmiştir. Anlaşıldığı gibi İslamofobi salt psikolojik bir kaygıdan ibaret değildir, ayrımcı pratikleri de içinde barındırır. İslamofobi, kimlik inşası, ötekileştirme ve ırkçılık gibi kavramlarla bağlantılıdır. Batı’da nükseden İslamofobi için ben ve öteki ayrımında çizilen yolun İslam kaygısını ve ayrımcı pratikleri pekiştirdiği gözlemlenmiştir. Bu kimlik inşasında İslam’ın sekülerizm, demokrasi gibi Batılı değerlere düşmanlığı vurgulanarak bazı kesimlerin desteği kazanılmış ve bu durum pekiştirilmiştir. Ancak İslamofobi yalnızca Batı’ya özgü değildir. Kolonizasyon sürecinin de etkisiyle Doğu’da hatta Müslüman toplumlarda dahi bir çeşit İslamofobi gelişmiştir (Bayraklı & Yerlikaya, 2017). Doğulu yerli İslamofobi her toplumda kendi kültürel ve yerel iç dinamiklere sahip olsa da modern dönemde ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Hindistan özelinde ise tarih boyunca Müslümanlar ve Hindular arasındaki mücadeleler mevcut şiddetin arka planından bir kesit gibi sunulabilir ancak, mevcut durumu tetikleyen asıl sebebin devlet tarafından desteklenen marjinal grupların ırkçı gösterileri ve kendi ulus hedefleri olduğu atlanmamalıdır.

Hindistan federal bir yapıda yönetilen çok dilli, çok kültürlü, çok dinli bir devlettir. Ülke sınırları içerisinde aşağı yukarı dünya üzerindeki tüm dinlerden temsilciler bulunmaktadır. (Aygül & Fatima, 2021) Hindistan yaklaşık 180 milyon ile dünyanın ikinci en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülkedir. Küresel ölçekte “dünyanın en büyük demokrasisi” olarak anılan Hindistan geçtiğimiz son 8 yılda ‘etnik -milliyetçi’, ırkçı bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Özellikle son 5 yıl içinde Hindistan hakkında yapılan haberlerin çoğunluğunu şiddet olayları oluşturmaktadır. Devlet destekli şiddet olayları halk nezdinde kanıksanmış görünmektedir. Bu yazıda son hükümetin etkisiyle ülke çapında yükselişe geçen İslamofobi’nin etkilerinden ve devlet gücüyle nasıl yayıldığından bahsedilecektir. Öncelikle mevcut hükûmetin kimliği daha sonra çıkarılan yasalar ile Müslüman halka karşı yapılan hak ihlalleri ve son olarak ülkedeki halk ve küresel dünyadaki etkisi tartışılacaktır.

 

Aşırı Milliyetçi Siyasi Parti-BJP

Etnik ve aşırı milliyetçi grupları tanımlamak için kullanılan Hindutva kavramını ortaya çıkaran kişi bir Hindu, Hint milliyetçisi ve Hindu Mahasabha’nın (Hinduların Büyük Cemiyeti) önde gelen isimlerinden olan Vinayak Damodar Savakar’dır (Kıllıoğlu, 2021). Öğrencilik yıllarından itibaren adının karıştığı siyasi olaylar ve yazdıkları yazılar sebebiyle birkaç kere tutuklanmıştır. En son Hindistan’daki bir İngiliz bölge hâkiminin öldürülmesi olayına karıştığı yıllarda ömür boyu hapse mahkûm edildiğinde “Hindu kimdir?” sorusunu sorarak Hindutva’yı yazmıştır. Oluşturduğu bu kavram Hindu milliyetçi ideolojisinin önemli bir ilkesi haline gelmiştir. Mensubu olduğu cemiyet (Hindu Mahasabha) ise Hinduların Hintli Müslümanlardan kültürel ve dini olarak üstün olduğunu askeri yöntemlerle savunmuştur. Ayrıca Hindistan’ın ünlü lideri Mohandas K. Gandhi 1948 yılında Hindu Mahasabha’nın eski bir üyesi tarafından öldürülmüştür. Bu suikastta Savarkar da suçlanmış ancak delil yetersizliğinden beraat etmiştir (Vinayak Damodar Savarkar, 2022).

 

Hindutva düşüncesi, Hindu milliyetçiliğinin kurumsallaşmasına öncülük etmiştir. Hinduizm’in ve Hindu değerlerinin özünü koruyarak modernleştirilmesi ve yeniden yorumlanması sonucu ortaya çıkmış bir kavramdır. Hindutva’nın asıl amacı Müslümanlar ve Hristiyanlar gibi Hindu kültürünü bozan unsurlardan kurtularak kast sisteminin uygulandığı Hindu birliğinin sağlandığı toraklarda yaşamaktır. Ancak Hindutva, bölgede önemli sayıda temsilcilere sahip diğer dinlere (Sih dini, Budizm vs.) karşı böyle bir rahatsızlık duymamaktadır. Hindutva ideolojisine göre Hindular ve Hindistan Antik çağda, kendi Altın Çağını yaşamış ancak Müslümanlar gelerek bu altın çağı kesintiye uğratmışlardır. Bu ideoloji aşırılık yanlıları tarafından benimsenmiştir (Kıllıoğlu, 2021).

 

Rashtriya Swayamsevak Sangh (“Ulusal Güvenlik Örgütü”) (RSS) 1925 yılında Hindistan’ın Maharashtra bölgesinde yaşayan bir hekim olan Keshav Baliram Hedgewar tarafından İngiliz yönetimindeki Hindular ve Müslümanlar arasında çıkan ayaklanmalara karşı bir tepki olarak kurulmuştur. RSS, kendisini Hindutva ya da “Hindu-ness” bayrağı altında Hindu milliyetçi bir gündemi savunan kültürel bir örgüt olarak öne sürmektedir. Grup hiyerarşik olarak ulusal bir liderin rehberliğinde yapılandırılırken, bölgesel liderler yerel şubeleri denetlemekle görevlendirilmiştir. Paramiliter eğitim ve günlük egzersiz ve tatbikatlar ile tüm kast ve sınıflar arasında bir Hindu birliği kurmayı ve Hindu gençlere güç ve cesaret kazandırmayı amaçlamaktadır (Bharatiya Janata Party, 2021).

 

Hindistan’ın Hindu yanlısı siyasi partisi olarak Bharatiya Janata Partisi (BJP), yüksek kastların üyeleri arasında ve kuzey Hindistan’da geniş destek görmüştür. BJP’nin kökleri, 1951 yılında Shyama Prasad Mukherjee tarafından Hindu yanlısı Rashtriya Swayamsevak Sangh’ın (RSS; “Ulusal Güvenlik Örgütü”) siyasi kanadı olarak kurulan Bharatiya Jana Sangh’a (BJS; Hindistan Halk Derneği) kadar uzanmaktadır. BJS, Hindistan’ın Hindu kültürüne uygun olarak yeniden inşasını savunmuştur (Bharatiya Janata Party, 2021). BJP hizipçilik sebebiyle 1979 yılında çöken BJS yerine 1980 yılında yeniden düzenlenerek kurulmuştur.

 

BJP, Hint kültürünü Hindu değerleri ile tanımlayan bir ideoloji olan Hindutva’yı (“Hindu-ness”) savunmuş ve Hindistan Ulusal Kongre Partisi’nin laik politikalarını ağır bir şekilde eleştirmiştir. BJP, 1989’da Hindular tarafından kutsal kabul edilen ancak o zamanlar Babri Mescidi’nin yer aldığı Ayodhya’daki bir bölgede bir Hindu tapınağının kurulmasını talep ederek Müslüman karşıtı duygudan yararlanmış ve seçimlerde başarı elde etmeye başlamıştır. 1991’e gelindiğinde, BJP siyasi çekiciliğini önemli ölçüde artırmış, Lok Sabha’da (iki meclisli Hindistan parlamentosunun alt kanadı) 117 sandalye almış ve dört eyalette iktidara gelmiştir.

 

1992 yılında ise BJP ile ilişkileri olduğu anlaşılan bazı örgütler Babri Mescidi’ni yıkmış, yıkım sonrası gerçekleşen şiddet olaylarında 1000’den fazla kişi ölmüştür. 1996 yılından itibaren Lok Sabha’daki en büyük parti olmuş birkaç kere koalisyon kurmayı denemiş ancak başarılı olamamıştır. 2014 Lok Sabha seçimlerinde ise uzun bir süredir Guajarat eyaletinin başbakanı olan Narendra Modi BJP Başbakan adayı olmuş dönemin ekonomik sıkıntılarının da etkisiyle ezici bir çoğunlukla Başbakan olarak görevine başlamıştır. Narendra Modi çok küçük yaşlarda Ulusal Güvenlik Örgütü (RSS) ile tanışmış ve eğitimlerine katılmaya başlamıştır (Bharatiya Janata Party, 2021). 1987 yılında örgütün politik ayağı olan BJP’ye katılmış ve siyasi hayatı hızla ilerlemiştir. 2001’deki seçimlerde Guajarat eyaletinde kendini göstermiş, 2002’de Eyalet başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Ancak 2002 yılında yaşanan korkunç olaylarda ilk önce tepkisiz kalmakla suçlanmış daha sonra da sorumlu bulunmuş ve uzun hapis cezaları almıştır.

Hükümet Destekli İslamofobi

2014 yılında göreve gelen Modi ve Partisi BJP ilk dönemlerinde sıkıntılı bir durumda olan ülke ekonomisiyle ilgilenmiştir. Daha sonra yaptığı vergi düzenlemelerinden sonra ekonomik durumun halkı hayal kırıklığına uğratmış ancak 2019 yılında Keşmir bölgesinde çıkan karışıklıklar sonucunda tekrar seçilerek iktidarda kalmayı başarmıştır. İkinci dönem ise Hindu kültürünü yaymak ve korumak adına bir öncekinden daha radikal hamlelerin yapıldığı bir dönem olmaktadır. Bu dönemde yapılan en kritik uygulama Vatandaşlık Değiştirme Yasasıdır (CAA).

 

2019 yılında Lok Sabha’da kabul edilen CAA (Vatandaşlık Değiştirme Yasası), 1955 Vatandaşlık Yasası’nın değiştirilmiş halidir. Bu yasaya en son 31 Aralık 2014 tarihinde Pakistan, Afganistan ve Bangladeş’ten kaçarak ülke sınırlarına giren Hindu, Budist, Parsi, Hristiyan ve Jain göçmenler vatandaşlığa kabul edileceklerdir. Bu topraklardan gelen göçmenler için kriterler belirtilen tarihten önce ülkeye girmiş olmak ve Müslüman olmamaktır. Böylece ülkede vatandaşlık durumu dini bir kritere bağlanmıştır.  CAA’nın bağlantılı olduğu diğer kritik düzenlemeler ise Ulusal Vatandaşlar Kaydı (NRC) ve Ulusal Nüfus Kaydıdır (NPR). NRC vatandaşlığı kanıtlama uygulaması olarak bilinmektedir ve 2003 yılında yürürlüğe konulmuştur. NPR ise Hindistan’da ikamet eden tüm bireylerin demografik ve biyometrik verilerinin toplandığı bir listedir. NPR içinde ‘şüpheli vatandaşlık’ hükmünü barındırır. NPR uygulanırken herhangi bir ‘şüpheli vatandaştan’ vatandaşlığını kanıtlamak için belge talep edilebilir. Bu uygulamalardaki problemli durum ise ‘şüpheli vatandaş’ veya ‘yasadışı göçmen’ statülerinin net olmaması ve keyfi uygulamalara açık olmasıdır. Bu durum Müslüman vatandaşları açık hedef haline getirmektedir. Bu sebeple milyonlarca Müslüman vatandaşlıktan menedilme tehlikesi altındadır. Diğer altı dine mensup vatandaşlar ‘şüpheli vatandaş’ ilan edilseler bile CAA kapsamında koruma altındadırlar ancak Müslümanlar için böyle bir durum söz konusu değildir. (Aygül ve Fatima, 2021) Hükümet Ulusal Vatandaşlık Kaydı için doğum belgelerinin kabul edileceğini belirtmekte ancak IndiaSpend raporuna göre ülkede 2015-16 yılları arasında 5 yaş altı çocukların sadece %62.3’ün doğum belgesine sahip olduğu, 2005-6 yılında ise bu oran %26.9 civarında olduğu bilinmektedir (Yadavar, 2020).

 

Hükûmetin yürürlüğe koyduğu bazı düzenlemeler Müslüman vatandaşlar için sosyal hayatta da çeşitli zorluklar ve tehlikeler yaratmaktadır. Bu uygulamalardan biri olan başörtü yasağı Müslüman kadınların kamusal alanda varlık gösterebilmelerine karşı büyük bir engeldir. Ülke genelinde büyük çaplı protestolara ve eğitimin aksamasına neden olan uygulama için henüz bir çözüm getirilememiştir. Ayrıca çoğu eyalet sığır eti taşıma ve tüketmeyi suç ilan etmiştir. Bu sebeple katledilen ve ağır müdahalelere maruz kalan Müslüman sayısı giderek artmaktadır. İnsan hakları İzleme Örgütü’nün 2019 tarihli raporuna göre, Hindistan’daki radikal inek koruma grupları kolluk kuvvetlerinden ve Hindu milliyetçi politikacılardan destek alarak, son üç yılda en az 44 kişiyi öldürmüştür (The Economic Times, 2019).

İslamofobinin Küresel ve Yerel Etkileri

Hindistan’nın özellikle Kuzey bölgelerinde yürürlüğe konulan yasalar sebebiyle ağır şiddet olayları yaşanmaktadır. Assam eyaletinde “şüpheli vatandaş” ya da “yasadışı yerleşimci” statüleri Müslümanlar üzerinde uygulanarak devlet eliyle polis ve marjinal örgütlerin şiddeti buradaki yerli halkın üzerine çekilmektedir. Sadece Brahmaputra Nehri kıyılarındaki köylerden 5000’den fazla kişi evlerinden atılmış üzerlerine ateş açılmıştır (Chowdhury, 2021).

 

Hükûmet yetkilileri, olaylara çözüm üretmek yerine medya organlarının da desteğiyle daha derin bir Hindu mağduriyeti yaratmak üzerine açıklamalar yapmaktadır. Birçok Hindu, Hindistan’ın en büyük sorununun Müslümanlar olduğuna ikna olmuş durumdadır. Hindistan sosyal medyası, Müslümanları linç etmeyi kendine görev edinmiş marjinal Hindu grupların şiddet videolarıyla dolmuştur. Ancak bu şiddet olayları da haber değerini yitirmiştir. BJP’nin önde gelen isimlerinden İçişleri Bakanı Amait Shah açıklamalarında Müslümanlar için “sızıntı”, “termit” gibi soykırımcı ifadeler kullanmaktan asla çekinmemektedir. Başbakanın kendisi de seçim mitinginde “şiddet yaratan” insanlar “kıyafetlerinden tanınabilir” diyerek açık hedef gösteriminde bulunmuştur (Iftikhar, 2020).

 

Hindutva ilkesini ortaya çıkaranların Nazi sempatisi açıktır. Başbakan Modi ve hükümeti de dünya çapında Müslüman düşmanı olarak kabul gören iki devletin uygulamalarından esinlendiği görülmektedir. Dini inanca dayalı ulusal kimlik uygulaması ve kitlesel vatandaşlık reddi Myanmar’ın sekiz farklı ırkı 130 azınlık grubu tanıdığı ancak bir şekilde 1 milyon Rohingyalı Müslümanı tanımadığı vatandaşlık yasasına oldukça benzemektedir. Ayrıca Modi Hükümeti, NDTV India’ya göre Assam’da “yabancı” ilan edilen Müslümanlar için devasa bir toplama kampı inşa etmektedir. Bu durumda Çin’de 1 milyondan fazla Müslüman Uygur’un kaldığı gözaltı kamplarını hatırlatmaktadır (Iftikhar, 2020).

 

Müslüman karşıtı kışkırtıcı mitingler devam ederken, bazıları şiddet olaylarına dönüşmektedir. Şubat 2020’de isyanlar başkent Yeni Delhi’nin bazı bölgelerini yakmış ve 53’ten fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Kurbanların çoğu Müslümandır. Polis ise Müslümanlara yapılan işkenceyi durdurmak yerine yaşanan vahşeti doğal karşılamaktadır. Yayınlanan bir rapora göre 3 polisten 2’si inek kaynaklı şiddet olaylarında saldırganlara hak verdiğini sürecin doğal olduğunu düşündüğünü belirtmiştir (Team, 2019).

islamofobi

Hindistan’ın büyük bir bölümü İslamofobi tarafından kuşatılmış görünmektedir. Basın üstünlükçü elitlerin ağzından konuşmaktadır. Hint toplumunda “biz” ve “ötekiler” bölünmesi normalleşmiş Müslüman karşıtı aşırılıkçı düşünceye karşı insanlar duyarsızlaşmış görünmektedir. 17 İnsan Hakları ve dinler arası örgütten oluşan bir grup 12 Ocak’ta Washington’da düzenlenen kongre brifinginde Modi’yi kendi siyasi tabakasını oluşturmak ve korumak için İslamofobik söylemler ile halkı kışkırtmakla suçlamıştır (The American Bazaar, 2022).

 

Hindistan’ın Hindu milliyetçisi hükümetinin destekçilerinin Müslümanlara karşı düşmanlığı sosyal medya ve adanmış bir diaspora etkisiyle küreselleşmiştir. Bu durum özellikle milyonlarca Hintli gurbetçiye ev sahipliği yapan Basra Körfezi bölgesinde belirgindir.  Modi’nin Körfez rejimleriyle özenle geliştirdiği bağlar, şimdi internette İslamofobik söylemler kusan aşırı milliyetçi Hintli gurbetçilerin tarafından tehdit edilmektedir. Hintli milliyetçilerin gönderileri başlarda Hintli Müslümanları hedef alırken şimdilerde daha çok İslam’ı ve İslami değerleri hedef almış görünmektedir. Bu sebeple Başbakan Modi, Körfez yetkililerince eleştirilmiştir. BJP hükûmetinin Covid-19 virüsünün yayılmasında Müslümanları suçlaması ve sadece Müslümanların toplu ibadetlerini ve toplantılarını kısıtlaması üzerine yapılan paylaşımlar Kuveyt hükûmeti tarafından eleştirilmiştir. Ayrıca diasporanın ırkçı paylaşımlarının devamı üzerine Dubai merkezli Gulf News Mayıs ayında Hindistan’ı Körfez’e “nefret ihraç etmeyi” durdurmaya çağıran bir yazı yayınlamıştır (Zhou, 2020).

 

Benzer bir durum Nisan ayında, Kanada’daki şehir konseyleri, kutsal Ramazan ayı boyunca İslami ezan olan ezanın günde birkaç dakika yayınlanmasına izin vermek için oy kullanması sonucunda Kanada’da yaşanmıştır. Karar, aşırı sağ grupların “İslamcılığın” Kanada toplumuna ve siyasetine sızdığını öne sürmesiyle, kitlesel dilekçeler ve çevrimiçi nefret de dâhil olmak üzere büyük bir tepkiye yol açmıştır. Kanada’daki Hint diasporasının bazı üyelerinin ezana ve İslam’a karşı attığı saldırganca tweetler uluslararası gündeme girmiştir (Zhou, 2020).

Sonuç

Hindistan’da etnik milliyetçi bir örgüt olan RSS ile bağlantıları açık olan BJP hükümeti yönetime geçtiği yıldan itibaren İslamofobi’nin ülkede tırmanışa geçtiği gözlemlenmiştir. Hükümet seçim dönemlerinde yerel çatışmaları körükleyecek radikal milliyetçi bir propaganda sürdürmektedir. Hükümet özellikle vatandaşlık konusu gibi hassas meselelerde dini inanca dayalı bir vatandaşlık yasası geliştirerek bu yasaları özellikle Kuzey Hindistan eyaletlerinde uygulamaya geçirmiştir. Bu durum Müslüman nüfusun yoğun olduğu kuzey bölgelerde halk arasındaki çatışmaları da ateşlemektedir. Ülkedeki radikal ırkçı grupların faaliyetleri hükümet ve polis teşkilatı tarafından görmezden gelinmektedir. Radikal milliyetçi örgütler sivil Müslümanları hedef alan eylemler düzenleyerek Müslüman haklarını gasp etmektedirler. Radikal örgütlerin İslamofobik eylemleri, sosyal medya desteğiyle ülke sınırları dışına çıkarak Hindistan merkezli bir İslamofobiyi dünyaya yaymaktadır. Dünya’nın farklı yerlerinde yaşayan Hindistan vatandaşları bu bölgelerdeki Hintli Müslümanları ve İslam’ı hedef alan eylemlerde bulunmaktadır. Bu durum Hindistan dış ilişkilerini de etkilemektedir.

Kaynakça

Aygül, A ve Fatima, M. J. (2021). Hindistan vatandaşlık yasası değişikliği (CAA)’nın Hindu milliyetçiliği, İslamofobi/ İslam karşıtlığı ve uluslararası hukuk bağlamında incelenmesi Göç Araştırmaları Vakfı.

Bayraklı, E. ve Yerlikaya, T. (2017). Müslüman Toplumlarda İslamofobi: Türkiye Örneği . Ombudsman Akademik, 7, 51-70. https://doi.org/10.32002/ombudsmanakademik.440210

Chowdhury, D. R. 20021. Column: Is India headed for an anti-muslim genocide? Time. Erişim tarihi: 17.05.2022, https://time.com/6103284/india-hindu-supremacy-extremism-genocide-bjp-modi/

The Economic Times, (2019, Şubat 20).Cow vigilantes in India killed at least 44 people, report finds. Erişim tarihi: 17.05.2022, https://economictimes.indiatimes.com/news/politics-and-nation/cow-vigilantes-in-india-killed-at-least-44-people-report-finds/articleshow/68079326.cms

Iftikhar, A. (2020, Ocak 13).  India’s new anti-Muslim law shows the allure of right-wing Islamophobic policies. Erişim tarihi: 17.05.2022,  https://www.nbcnews.com/think/opinion/india-s-new-anti-muslim-law-shows-broad-allure-right-ncna1112446

Kıllıoğlu, M. E. (2021). Hindistan’da Hindutva söylemi’nin ortaya çıkışı ve gelişimi. Novus Orbis, 3(2), 200-221.

The American Bazaar. (2022, Ocak 14). Modi accused of using Islamophobic rhetoric to build political base. https://www.americanbazaaronline.com/2022/01/14/modi-accused-of-using-islamophobic-rhetoric-to-build-political-base-448354/

Britannica, T. Editors of Encyclopaedia (2021, Kasım 23). Bharatiya Janata Party. Encyclopedia Britannica. Erişim tarihi: 17.05.2022, https://www.britannica.com/topic/Bharatiya-Janata-Party

Britannica, T. Editors of Encyclopaedia (2022, May 24). Vinayak Damodar Savarkar. Encyclopedia Britannica. Erişim tarihi: 24.05.2022 https://www.britannica.com/biography/Vinayak-Damodar-Savarkar

Team, I. (2019). Every Third Indian Cop Thinks Mob Violence Over Cow Slaughter Is ‘Natural’: New Survey. Erişim tarihi: 19.05.2022, https://www.indiaspend.com/every-third-indian-cop-thinks-mob-violence-over-cow-slaughter-is-natural-new-survey/

Yadavar, S. (2020). Birth Certificates Are Citizenship Proof, Govt Says. But 38% Under-5 Children Don’t Have One. Erişim tarihi: 19.05.2022, https://www.indiaspend.com/birth-certificates-are-citizenship-proof-govt-says-but-38-under-5-children-dont-have-one/

Zhou, S. (2020, Temmuz 1). From India, Islamophobia Goes Global. Foreign Policy. Erişim tarihi: 19.05. 2022, https://foreignpolicy.com/2020/07/01/india-islamophobia-global-bjp-hindu-nationalism-canada/

 

Fatma Zehra Mican

Platform, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

Back To Top