indyturk.com Ramjanmabhoomi efsanesi: Hindistan'ın Ram Tapınağı'nın uzun ve karmaşık hikâyesi Dr. Duygu Çağla Bayram Independent…
Modi’nin gölgesinde Hindistan seçimleri: Muhalifler ve gazeteciler baskı altında
Modi’nin gölgesinde Hindistan seçimleri: Muhalifler ve gazeteciler baskı altında
By euronews
Yayınlanma Tarihi 15/04/2024 – 12:47
Hindistan’da seçim atmosferi tüm hızıyla devam ederken, Başbakan Narendra Modi hükümeti, muhaliflere ve kendisini eleştirenlere yönelik sert tedbirleriyle gündemde. Bir gazeteci, bir avukat ve bir siyasetçinin gözünden ülkede demokrasi ve özgürlüklerin geldiği son nokta.
Hindistan’da Başbakan Narendra Modi hükümeti, muhalif siyasetçilere ve iktidardaki Hindu-milliyetçi partiyi eleştirenlere karşı gün geçtikçe daha sert önlemler almakla suçlanıyor.
Dünyanın nüfus bakımından en kalabalık ülkesi Hindistan, 19 Nisan’da başlayacak genel seçimlerde, dünyanın en büyük ve en uzun süreli seçim sürecine sahne olacak.
Yüz milyonlarca kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede seçimlerin tamamlanması 1,5 ay (altı hafta) sürecek.
Hindistan’ın seçim mevzuatı çerçevesinde her yerleşim yerinde 2 km içerisinde bir oy kullanma merkezinin bulunması gerekiyor.
Bu durum, oldukça geniş bir coğrafyaya yayılan ve ulaşımın da bir o kadar düzensiz ve yetersiz olduğu Hindistan’da ülkeye mahsus uygulamaları da beraberinde getiriyor.
Analistlere göre on yıldır iktidarda olan ve beş yıl daha görevde kalmayı hedefleyen Modi hükümeti, ülkenin uzun yıllardır değer verdiği çok partili demokrasisini ve laikliği tehlikeye atıyor.
İktidardaki Bharatiya Janata Partisi (BJP), en büyük rakibi Kongre Partisi’nden (INC) birçok yetkiliye yolsuzluk suçlamaları yöneltiyor, ancak bu suçlamaların çoğu sonuçsuz kaldı. Diğer muhalefet partilerinden de onlarca siyasetçi ya soruşturma altında ya da hapiste.
Hükümet, geçen ay, ‘vergi ödemeleri eksik olduğu’ gerekçesiyle Kongre Partisi’nin banka hesaplarını dondurdu.
Modi yönetimi, ülkenin soruşturma kurumlarının bağımsız ve demokratik kurumlarının da sağlam olduğunu iddia ediyor. Keza Modi’nin partisine açık yetki veren son seçimlerdeki yüksek katılıma işaret ediliyor.
Ancak AP’nin analizine göre, sivil özgürlükler saldırı altında. Zira barışçıl protestolar güç kullanılarak bastırıldı. Bir zamanlar özgür ve çok sesli olan basın tehdit altında. Müslüman azınlığa karşı şiddet gün geçtikçe artıyor. Ve ülke yargısı giderek daha fazla yürütme organının yanında yer alıyor.
AP, Modi’nin Hindistan’ı nasıl yeniden şekillendirdiğini ve 19 Nisan cuma günü başlayıp 1 Haziran’a kadar sürecek olan seçimlerde nelerin tehlikede olduğunu daha iyi anlamak için bir avukat, bir gazeteci ve bir muhalif siyasetçi ile konuştu.
Mihir Desai, kırk yıldır yoksullar ve Müslümanlar gibi Hindistan’ın en dezavantajlı (sesini duyuramayan) topluluklarının sivil özgürlükleri ve insan hakları için mücadele ediyor.
Hindistan’ın finans başkenti Mumbai’de faaliyet gösteren 65 yaşındaki avukat, ülkenin ve kendi kariyerinin en önemli davalarından birini üstlenmiş. ‘Modi hükümetini devirmeyi planlamakla’ suçlanan ve 2018’de hapse atılan ondan fazla siyasi aktivist, gazeteci ve avukatı savunuyor. Suçlamaların temelsiz olduğunu savunan Desai, davanın, hükümetin eleştirmenlerini sindirmek için kullandığı taktiklerden sadece biri olduğunu dile getiriyor.
Davanın sanıklarından olan insan hakları savunucusu ve aktivist bir Cizvit rahip, yaklaşık dokuz ay gözaltında kaldıktan sonra 84 yaşında hayatını kaybetti. Diğer sanıklar, nadiren mahkumiyetle sonuçlanan ‘terörle mücadele’ yasaları kapsamında suçlanarak hapiste tutulmaya devam ediyor.
Desai. “Yetkililer, önce Modi’yi öldürmeyi planladıkları teorisini ortaya attı. Şimdi ise terör sempatizanı olmakla suçlanıyorlar.” diyor.
Ayrıca, tüm bunların amacının, olası eleştirmenlere bir mesaj göndermek olduğuna inandığı görüşünü dile getiriyor.
ABD merkezli Arsenal Consulting’in dijital adli bilişim uzmanlarına göre Hindistan hükümeti bazı sanıkların bilgisayarlarına girerek daha sonra aleyhlerinde delil olarak kullanılacak bazı dosyalar yerleştirdi.
Desai’ye göre bu, Modi hükümetinin ülkenin bir zamanlar bağımsız olan soruşturma kurumlarını “silahlandırdığının” kanıtı.
Avukat Desai, etrafında Hindistan demokrasisine yönelik tehditler gördüğünü ifade ediyor. Geçen yıl hükümet, seçimleri denetleyen komisyon üyelerini atayan üç kişiden biri olan ülkenin başyargıcını görevden aldı. Modi’nin yanı sıra parlamentodaki bir muhalefet lideri üç kişilik kurulun diğer üyeleri. Son olarak hükümetten bir bakanın bu kurula atanmasıyla kuruldaki söz hakkı iktidar partisine 2-1’lik bir çoğunluk sağlıyor.
Desai, “Bu özgür ve adil seçimler için bir ölüm çanıdır” değerlendirmesinde bulunuyor.
Keşmir’de bir Müslüman siyasetçinin hazin sonu
Vahid Rahman Para isimli 35 yaşındaki Keşmirli siyasetçi, yıllardır Hindistan hükümetinin Keşmir’deki çıkarlarının öncülerinden biri olarak biliniyordu. Çoğunluğu Müslüman olan yarı özerk bölgede gençlerle bir araya gelerek, onlara Hindistan’ı ve demokratik kurumlarını benimsemenin bağımsızlık veya Pakistan’la birleşme arayışından daha faydalı olduğu konusunda sunumlar yapmış.
Ancak Rahman, 2018’den itibaren ‘Hindistan karşıtı ayrılıkçılarla bağlantısı olduğu’ iddiası ile Modi hükümeti tarafından şüpheyle karşılanmaya başlamış. İlki 2019’da kendisi ve diğer siyasi muhaliflerin bölgedeki huzursuzluğu körükleyebileceği şüphesiyle; ve ikincisi de 2020’de militan grupları destekleme suçlamasıyla hapse atılmış. Rahman, kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor.
Suçlamalar, Halkın Demokratik Partisi’nin bir zamanlar Modi’nin partisiyle ittifak halinde Keşmir’i yönettiği Rahman’ı şaşkına çevirmiş.
Motivasyonun güçlü olduğuna inandığını belirten Rahman, “2019’da Keşmir’in yarı özerk statüsünün kaldırılmasının ardından bölgedeki direnişi bastırmak için hükümetin aldığı kararı zorla onaylamam için tutuklandım” dedi.
Modi yönetimi, bu adımı, “Keşmir’i Hindistan’la tamamen bütünleştirmek ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek için gerekli” olduğunu savunuyor.
Rahman, 2020’deki tutuklanmasının ardından BM’ye göre, çoğu zaman tek kişilik hücrede yaklaşık iki yıl boyunca tutulmuş ve “kötü niyetli sorgulamalara” maruz kalmış.
Yaklaşan seçimlerde Keşmir’in ana şehrini temsil etmek isteyen Rahman, “Benim suçum, Keşmir’in entegrasyonunu silah zoruyla değil, barışçıl bir şekilde istememdi.” diye konuştu.
Rahman, kendi durumunu, “Modi hükümetinin, özellikle de Hindistan’da nüfusun yüzde 14’ünü oluşturan Müslümanları susturma çabasının bir parçası” olarak görüyor.
“Dünyanın en büyük demokrasisinin, halkının en küçük kesimini entegre edememesi ya da onlara onurlu bir yaşam sunamaması… büyük bir etik sorundur.” diyen Rahman bir zamanlar laik olan Hindistan’ı bir Hindu cumhuriyetine dönüştürme kampanyasının Modi’nin kısa vadede seçimleri kazanmasına yardımcı olabileceğini, fakat bu durumun çok daha büyük bir kayıp olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Bu, ülkenin çok sesliliği fikrini tamamını riske atıyor”
Suçlamalarla mücadele eden bir gazeteci
Bağımsız gazeteci Sıddık Kappan, Ekim 2020’de Başbakan Modi’nin partisi tarafından yönetilen kuzey Uttar Pradesh eyaletindeki hükümet baskısını haberleştirmeye çalışırken tutuklanmış.
O günlerde yetkililer, bir tecavüz vakasıyla ilgili kitlesel protestoları ve tepkileri kontrol altına almaya çalışıyordu. Suçlananlar üst kasttan dört Hindu erkek iken, kurban ülkenin kast hiyerarşisinin en alt basamağı olan Dalit topluluğuna mensuptu.
Müslüman bir gazeteci olan 44 yaşındaki Kappan, “şiddeti teşvik etmekle” suçlanarak daha suç mahalline ulaşamadan gözaltına alınarak hapse atılmış. İki yıl hapiste kaldıktan sonra davası 2022 yılında Hindistan’ın en üst mahkemesine ulaşmış. Kappan, kısa sürede kefaletle serbest bırakılsa da hakkındaki dava devam ediyor.
Kappan, kendi durumunun benzersiz olmadığını ve Hindistan’da gazetecilik mesleğinin giderek daha tehlikeli hale geldiğini belirtiyor.
Devletin baskısı altında birçok Hint haber kuruluşunun daha uysal ve hükümet politikalarını destekler hale geldiğini idade eden Kappan, “Bağımsız kalmaya çalışanlar ise hükümetin amansız saldırısına uğruyor.” diyor.
Örneğin yabancı gazetecilerin Keşmir’de haber yapmaları yasak. Benzer durum neredeyse bir yıldır etnik şiddet olaylarına sahne olan Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Manipur eyaleti için de geçerli.
Televizyon haberlerinde, hükümetin Hindu milliyetçisi gündemini yansıtan kanallar giderek daha baskın hale geliyor. Bağımsız kanallar geçici olarak kapatılırken, Modi’nin politikalarını eleştiren gazeteler hükümetten gelen reklamların azalmasıyla önemli bir gelir kaybı yaşıyor.
Geçen yıl Batılı bir televizyon kananın Hindistan’daki ofisi, Modi’yi eleştiren bir belgesel yayınladıktan birkaç gün sonra ‘vergi usulsüzlükleri’ nedeniyle basılmıştı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler adlı medya savunuculuk örgütü, dünya genelindeki basın özgürlüğü sıralamasında Hindistan’ı 161. sırada gösteriyor.
Tutuklanmasından bu yana neredeyse hiç haber yapamadığını söyleyen Kappan, her hafta yüzlerce kilometre uzaktaki bir mahkemeye gitmesini gerektiren davanın kedisini meşgul ettiğinin altını çiziyor.
Davası için gereken zaman ve paranın eşine ve üç çocuğuna bakmasını zorlaştırdığını dile getiren Sıddık Kappan, “Bu durum, onların eğitimini ve ruh sağlığını etkiliyor.” şeklinde konuştu.